ŞİİR DEYİP GEÇME
- dergifikrihal
- 20 May 2020
- 2 dakikada okunur
Şiir okumayı yada dinlemeyi sevmeyen yoktur.Peki şiir yazmayı denediniz mi?Birçok kişinin yazdım, yazıyorum ya da denedim dediğini tahmin edebiliyorum. Hadi itiraf edin!Herkes akrostiş yazmıştır. İtiraf ediyorum bende, bir zamanlar şiir hatta şiirler yazdım. Fakat benim şiirlerimin tek farkı aşk dolu mısralardan değil de o zamanın şartlarına gönderme yapan dizelerden oluşmasıydı.
Şiir, makale, deneme, günlük, mektup ne olursa olsun yazmak bir terapi yöntemidir, konuşmaktan daha iyi gelir insana. Birkaç kez denediğim şiir yazmayı bir kenara bırakıp,yıllardır iyi bir şiir okuyucusu, dinleyicisi olmayı tercih ettim ve ediyorum. Okurken, okuduğum şiirlerin yazılış nedenlerini, onları ortaya çıkaran hikâyelerini hep merak ederim. O kelimeler, cümleler öyle durup dururken ortaya çıkmış olamaz diye düşünürüm. Etkilendiğim şiirlerden biri de Erdem Bayazıt’ın“Ölüm Risalesi” oldu.Peygamber efendimizin (s.a.v) vefatından bahseden şiirde öyle bir yer var ki! Ebu Bekir’in sevgi dolu acısını anlatan;
‘Ey nas susun! İnnalillah ve innaileyhiraciun
Sonra eğildi sevgilinin yüzüne,
Sürdü bulutlanmış gözlerini,
O güzellik ülkesine baktı baktı ve dedi:
-Hayatında güzeldin, ölümünde güzelsin, öldün. Bir daha ölmeyeceksin (s.a.v)’
İşte bu mısralarıyla aklımdan çıkmayan en derin duygulara dokunan bir şiir oldu. En yakın arkadaşını, Allah’ın Resulünü kaybetmenin acısını hissettiren mısralar, her okuduğumda boğazımda düğümlenen bir düğüm oluyor.
HZ. Âişe’nin peygamber efendimiz için yazdığı bir şiir var ki;
‘Eğer Mısır’dakiler Peygamber efendimizin yanaklarının güzelliğini işitmiş olsalardı,
Güzelliği dillere destan olan Hz. Yusuf un pazarlığında hiç para vermezlerdi.
Bütün mallarını efendimizin yanaklarını görmek için saklarlardı.
Züleyha Yusuf’a aşık oldu diyerek kötüleyen kadınlar Allah’ın Resulünün parlak alnını görselerdi,
Ellerinin yerine kalplerini keserlerdi ve acısını duymazlardı.’
dizeleri sevgiyi ifade etmenin en güzel yollarından biri olmuş. İnsan hissetmeden yazamaz, her yazılan da şiir olmaz.Olmuyor da tecrübeyle sabit inanın bana. Sözü daha fazla uzatmadanErdemBayazıt’ın o güzel şiirinde beni duygulara boğan kısmını bırakıyorum umarım beğenirsiniz ;
‘Mahlukatın var olduğu,
Yüzüsuyu hürmetine.
Evrenin Efendisinin,
Kavuşmak vakti gelmişti sevgilisine.
Hayatın menbaı,
Merhametin son durağı,
Madeni, muhabbet ocağının
Ateşler içindeydi
Yatağında.
İltica etmişti sanki kainat
Kutsal tenine
Hayata şafak olan alnında
Ter taneleri
Her biri insanlık çilesinden
Bir haberdi sanki
Bir an oldu
Aralandı gözleri
Sonsuzu kuşatan bakışları
Süzdü ciğerparesi Fatıma'yı
Süzdü tek tek çevresindeki
Can dostlarını
Kıpırdadı dudakları, dedi:
-Ebu Bekir kıldırsın namazı
Sonra daldı daldı uyandı
Son defa aralandı
Bakışları
Yöneldi bir noktaya
Karar kıldı bir noktada
Ve dedi:
-Merhaba ey refik-i ala!Olacak oldu
Akıllar kamaştı
Kalpler tutuştu
Feryat ve figan gökleri tuttu
Çekti kılıcını Faruk olan
Sıçradı orta yere:
-Kim derse ''O öldü'', öldürürüm!Ayrılık ateşinden
Ateşin şiddetinden
Sanki bendler çözülmüş
Felekler çökmüştü
Şuur tutuşmuş
Akıl iflas etmişti.SonraSıddıyk olan
Yetişti geldi
Baktı baktı yatağında hareketsiz yatan sevgiliye
Mağarada arkadaşına Hicrette yoldaşına
Sonra baktı çevresine
Mahşerden önce mahşer hali yaşayan
Ashabına
Aline
Ebu Bekir dedi:
-Ey nas, susun!
Kim ki Resulullaha tapmaktadır
Bilsin ki Resul ölmüştür
Kim ki Allaha tapmaktadır
Bilsin ki Allah ölmez
Hayy ve LayemutturEy nas, susun!
''İnnaLillah ve innaileyhiraciun''Sonra eğildi sevgilinin yüzüne
Sürdü bulutlanmış gözlerini
O güzellikler ülkesine
Baktı baktı ve dedi:
-Hayatında güzeldin
Ölümünde güzelsin
Öldün
Bir daha ölmeyeceksin.
İNCİ PARLAK

Comments