SİHİRLİ AYNA
- dergifikrihal
- 20 Tem 2020
- 2 dakikada okunur
Kendimize bakmayı, nasıl göründüğümüzü bilmeyi seviyoruz. Aynalar bu iş için vazgeçilmezimiz oldu. Sabah kalktığımızda, öğle, ikindi, akşam, yatmadan önce ayna gördüğü her yerde, kendine bakmadan geçen olduğunu sanmıyorum. Doğru maskemizi taktık mı diye mi yoksa doğru kostümü giyindik mi diye mi bakıyoruz hiç düşündünüz mü?
İlk duyduğumuzda ağır bir itham gibi geldiğinin farkındayım sakin olun ama gün içerisinde bilerek ya da bilmeyerek kaç kimliğe girdiğinizi hiç merak etmediniz mi? Öğrenci, çalışan, ev hanımı hiç fark etmez anın gerektirdiği kimliğe giriyoruz.
Öğrenci okulda, arkadaşlarının yanında, öğretmeninin yanında başka evinde ailesine karşı başka bir kimlik takınabiliyor.
Çalışan bir insan kadın veya erkek fark etmez evinde başka iş yerinde başka arkadaşlarının yanında başka biri olabiliyor.
Ev hanımı çok çeşitli işlerle uğraşmak zorunda olduğu için onun kimliği daha fazla doktor, öğretmen, aşçı, işçi, psikolog (dertleri, sorunları dinleyip tavsiyede bulunan), komşu, arkadaş gibi kimliklere sahip olabiliyor. Şartlar gereği oluşan bu kimlikleri aynada görebilseydik ne kadar yorucu olurdu hiçbirini yapamaz hale gelirdik. Peki size, bizi olduğumuz gibi yansıtan bir aynanın var olduğunu söylesem ne dersiniz? Evet evet doğru okudunuz mucize gibi değil mi? Sıkı durun bu sırrı açıklıyorum, bizi olduğumuz gibi yansıtan o sihirli aynaaaaaa ÇOCUKLAR !
Yeni tanıştığımız ya da uzun zamandır tanıdığımız insanın bize hangi kimliğini gösterdiğini bilmek mümkün değil ama belli bir yaşa kadar çocuklar ailesinin aynası oluyor çünkü çocukların eğrisi doğrusu yok olduğu gibi yansıtıyor her şeyi o an ne hissettiyse onu koyuyor ortaya. Huysuz, inatçı, kıskanç, saygılı, temiz ya da pasaklı olmak gibi birçok alışkanlığı ailesinden öğrenir çocuk. Yanında en çok ne yapılıyorsa onu yapar. Boş bir kaset gibi gördüğü, duyduğu her şeyi kaydeden çocuklar birebir ailesini yansıtır. Rabbimin emaneti olan o işlenmemiş saf cevheri doğru işlemek için PEYGAMBER EFENDİMİZİN dediği gibi “Beşikten mezara kadar ilim” sözünün gereğini yapmak gerekir. İlmin göstergesi diploma değil insanın ta kendisidir. Üstad Necip Fazıl Kısakürek’inde dediği gibi “İnsanda yok ise edep neylesin medrese mektep! Okusa âlim olsa yine, merkep yine merkep”. Buradan atasözleri ve deyimlerle bu yazıyı uzatmak için fırsatım varken, bu hamur çok su götürür diyerek kesiyorum siz ne demek istediğimi anladınız zaten hayırla kalın yorumlarınızı bekliyoruz. Buda mektup sonu gibi oldu öyleyse mektubumun cevabını yollayın gelsin.
İNCİ PARLAK




Yorumlar