top of page

SADECE İNAN, GERİSİ ALLAH KERİM

  • dergifikrihal
  • 20 Eyl 2020
  • 2 dakikada okunur

Akşam olmak üzere evin duvarları üstüme geliyor. Artık yaptığım hiçbir şeyden zevk alamıyordum ama her şeye rağmen nefes almak zorunda olduğumu ve bu hayatın güzel olması için elimden geleni yapmam gerektiğini hatırladım. Aksi halde zaten zorlandığım bu hayat çekilmez olacaktı ve ben böyle olsun istemiyordum. Evvela günlerdir dağınık olan evimi toparlayarak başladım değişime ardından yıllar önce aldığım ve ne zaman zor durumda kalsam içinde çareler aradığım kitabımı elime aldım kapağına ve sayfalarına dokundum şifa veriyordu hissediyordum. Dışarı çıkmalıydım kitabı hızlıca çantama koydum ve kapıya doğru ilerledim bu kasvetli halimden hemen kurtulmak istiyordum. Eğer ben bu kasvetli havamdan kurtulamazsam kendimden ve en sevdiğimden vazgeçmek zorunda kalacaktım böyle olmamalıydı. Dışarıda bardaktan boşalırcasına yağmur yağarken bir an havanında benim gibi kasvet yüklü olduğunu düşündüm. Her ne olursa olsun çıkmalıydım. Hazırlandım çıkmadan son bir kez aynaya baktım. Saçlarım dağınık ve özensiz, gözaltlarımda morluklar kendimi uzun zaman sonra ilk defa böyle görüyordum uykusuzluk beni ne hale getirmişti böyle. Bu halimden hemen kurtulmalı ve hayatımı düzene sokmalı, her şeye yeniden başlamalıydım.

Düşünceler beynimi kemiriyordu nasıl olur diye düşünmeden edemiyordum benim minik kızım nasıl olurda o koca hastalığa karşı koymak zorunda kalırdı. Yakıştıramıyordum benim küçük kızıma bu hastalığı yakıştıramıyordum. Benim melek kızım annesiyle aynı kaderi yaşasın istemiyordum. Canımı bu hastalıktan kaybetmiştim şimdi canımın içi aynı hastalığın pençesindeydi. Günler birbirini kovalıyor vaktim gittikçe azalıyordu. Kızımı kaybetmek istemiyordum.

Günlerdir olanları düşünmekten gözüme uyku girmiyordu. Sürekli çareler aradım, araştırdım hatta bir haftadır işe bile gitmiyordum. Kızım gözlerimin önünde eriyecek ve ben bunu izleyecektim. Hayat herkesi bir şeylerle imtihan ediyordu. Benim imtihanım kızımdı. Biliyorum. Bununda bir çaresi bulunacak biliyorum. Ya kızım ve ben bu imtihanı kazanacaktık ya da ben kızım olmadan yaşamaya alışacaktım. Beynimde oluşturduğum bu düşünceler mahzeninde bir sağa bir sola giderken aklıma okumak için yanıma aldığım kitap geldi. Şifa kitap. Kitabı elime aldım ve okumak için bir sayfa seçtim. Bana ve kızıma iyi gelecek bir cümle arıyordum. Rastgele bir sayfa çevirdim. Acaba âlemlerin rabbi benim için ne söylemişti. Gözüm ruhuma şifa olacak bir ayet arıyordum. Sayfaları çevirdim ve o ayetle karşılaştım İsra Suresi 83. Ayet “ İnsana nimet verdiğimiz zaman yüz çevirip yan çizer; Başına bir kötülük gelince de hemen karamsarlığa düşer.” Bir an duraksadım. Düşündüm.Evet, bu yaptığım bir karamsarlık ve ümitsizlikti ve Allah beni imtihan ediyordu. Ben ise bu imtihanı kaybediyordum. Kendime gelmeliydim. Canımı da canımın içini de veren oydu ve ben ise kul olduğumu yeni yeni hatırlıyordum. Hem ne diyordu Necip Fazıl KISAKÜREK “Veren de o, alanda; nedir senden gidecek? Telaşını gören de can senin zannedecek .” şimdi kızım yaşayacak mı?Bilmiyorum. Bildiğim tek şey karamsarlığın bende artık yeri yok. Artık sadece inanmak var inanmak, ne olursa olsun inanmak…

ZEYNEP KARABACAK


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

留言


Yazı: Blog2_Post

©2020, Fikr-i Hal Dergi tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page