KONUŞURKEN YÖNÜNÜ BELLİ ETMEK

İnsanların hayatlarını kontrol etmeye çalışmak yerine anlamaya çalışsak keşke. Duygularını,

düşüncelerini, umutlarını, umutsuzluklarını, çarelerini, çaresizliklerini... Onları anlasak, kendi

duygularımızı empoze etmek yerine, onların duygularına saygı duyup, ortak yolu bulabilsek.

Benim duygu veya düşüncelerime saygı göstermeyen, küçük gören ya da umursamayan

insanların söyledikleri şeyler de benim pek ilgimi çekmiyor ne yazık ki! Yaşı küçük olsun,

büyük olsun. Birisi birisine laf anlatmaya çalışıyorsa, onu dinlemeli, kalbini kırmadan

konuşmaya devam etmeliyiz. Düşünüyorum... Bunu yapabilen insan kalmadı etrafımızda.

Kendini büyük görmenin, kalp kırmanın, burnu büyük konuşmanın marifet sayıldığı

zamanlardan geçiyoruz. Konuşurken göz teması bile kurmuyoruz bazen. Oysa konuşmanın en

etkili yönüdür; yönünü belli etmek. Çünkü dil başka, göz başka söyleyebilir. Bunu anlamanın

tek yolu, konuşurken göz teması kurmaktır. Ayrıca göz teması kurularak konuşulan

konuşmaların daha etkili, daha anlaşılır olduğu kanıtlanmıştır.

Sözün özü; insanları anlamaya çalışmalı, bunun için de düşüncelerinin ne olduğunu bilmeliyiz.

Düşüncelerinin ne olduğunu bilmek, bize onları yargılama yetkisini vermemekte aksine

düşüncelerinde sorun varsa bu sorunları konuşarak orta yolu bulmamız gerektiğini ortaya

koymaktadır. Duygu ve düşünce insanların temel taşlarıdır, bu taşlara zarar verilirse o insana

da zarar verilmektedir. Tüm hayatımızda olması gereken saygı kavramı, bu noktada daha

önemlidir. Saygıyı yitirmemek dileğiyle...

Fatma Nur BODUR