Geçmişe Yolculuk Serisi 1
- Tuğçe URGANCI
- 20 Oca 2021
- 2 dakikada okunur
Köy yolundayız... Şehirin kargaşasını az önce atlattık. Asfalt yollar geride kaldı. Taşlı topraklı köy yolundayız. Bizim köyümüz şehrin merkezine yarım saat uzaklıkta var yok. Mis gibi havası, suyu, toprağı. Büyük baba yadigarı. Zor zamanlarmış dedem hep anlatır. Babası çok yokluk çekmiş. Yemeye bir lokma ekmek bulabilmek için ne iş olsa yapmış. Molla derlermiş kendisine. Özü sözü bir, adaletli, merhametli, tuttuğunu koparan bir adammış. O zamanlar köyde yardıma ihtiyacı olan evlere geçici olarak ilkokulun arka bahçesini parasız bir kaç ay ekip biçmeleri için müsade gösterirlermiş. Büyük babama da şans vurmuş o zamanlar. Şans diyorum çünkü o dönemin şartlarıyla o kadar çok fakir aile varmış ki... Büyük babam tarlayı ekip biçmiş. Bir gün dedemin anlattığına göre köye bir kaymakam gelmiş. Kaymakam okulu gezerken büyük babama takılmış gözü. Arka bahçede toprakla uğraşıyor. Daha sonra kaymakam ile büyük babam bahçede karşılaşmışlar. Büyük babam bir şeyler söylemeye çalışmış kaymakam günün yorgunluğu ile büyük babamı geçiştirmiş. Büyük babam da sesini yükselterek söylemek istediklerini dinlemesi için ısrar etmiş. Kaymakam büyük babamın yanına gelerek yüzüne bakmış ve sert bir tokat atmış. Daha sonra kaymakam okuldan ayrılmış. Büyük babamın o an nasıl bir duygu içinde olduğunu iliklerime kadar hissedebiliyorum. Çaresizliği, küçük düşmenin vermiş olduğu acıyı yanağında değil kalbinde hissedişini, tokattan sonra sesini çıkaramayıp içinde avaz avaz bağırışını, bırakıp gidemeyişini, bahçeyi ekip biçmek zorunda oluşunu, makamını, mertebesini. Hepsini ama hepsini hissedebiliyorum. Bunları dedem bize anlatırken bile gözleri dolu dolu sesini o da babası gibi yükselterek anlatır. Aynı duyguları o da yüreğinde hissedercesine. Gel zaman git zaman kaymakam bir kaç ay sonra yine köye gelmiş İlkokulu ziyaret etmiş. Okul müdürüne büyük babamı sormuş ve emri ile büyük babamı yanına çağırmış. Kaymakam attığı tokattan pişmanlık duymuş, büyük babamdan özür dilemiş. Büyük babama demiş ki ben çok pişman oldum sana tokat attığım için benden bir şey iste hemen yerine getireyim. Büyük babam o an ne hissetti peki? Bir tokatın verdiği acıyı bir özür geçirebilir mi gerçekten? Peki kaymakam nasıl pişmanlık duydu? Uykuya dalacağı anda aklına gelip uykusundan oldu mu cidden? Kaymakam büyük babama para iste ev iste ne istersen yerine gelecek demiş. O an büyük babam belki aklında hayalinde ne varsa isteyebilirdi. Belki bir iş belki sıcak temiz güvenli bir ev. Ama tek isteği ne olmuş dersiniz? İlkokulun arka bahçesini beş aylığına vermişler büyük babama o da bir ay daha ekip biçmek için tarih uzatmak istemiş. İstese o an o bahçeyi üzerine bile yaptırabilirdi. Ama oradan sadece kendisinin değil başkalarının da ekmek yediğini unutmamış olmalı ki sadece süreyi uzatmak istemiş. Kaymakam büyük babama bir seneliğine bahçeyi ekip biçmesi için talimat vermiş. Takdir-i ilahi, yazgı, kader, tevafuk... Adına ne derseniz deyin büyük babam o bir senenin içinde ekip biçmiş, biçtiğini satmış, önce bir eşek almış kendine sonra koyun. O bir senede o kadar güzel işler yapmış ki dört tane tarla almış. Köyde bulundukları evi yıkıp ev yaptırmış. Ve şu an ben o bahsettiğim merkeze yarım saatten az olan köyümüze, büyük babamın emeğine, evine adım atıyorum. Kaç kuşak dinleyecek belki bu hikayeyi. Umarım aynı hissiyatı hissederek dinler ve hayatlarının bir köşesinde kıssa edinilebilir. Peki siz bu yazdıklarımı okurken yer yer gözleriniz fal taşı gibi açılıp yer yer ise iç geçirdiniz mi? Eğer bunları yaptıysanız hikayemi yüreğinizin süzgecinden geçirmişsiniz demektir.
Tuğçe Urgancı

Comments