ESAS OLAN...!

Uzun zamandır kaleme alamadım kelimeleri, gönül sözlerini. Herkesin birbirini umursamadan harcadığı, çıkar uğruna yalanlar söylediği, dünyevi menfaatleri uğruna ebediyeti ihmal ettiği günümüz yaşamında kolay mıdır esas olanı söyleyebilmek. Koşuşturmaları görüyorsun değil mi? Hiç ölmeyecekmiş gibi olan koşuşturmaları... O kadar basit mevzular büyütülmüş dağ misali abartılmış ki, insan bırakın bir başkasını kendisini duyamıyor, göremiyor. Derdimiz var üstadım! Büyük derdimiz var. Derdimiz var, vaktimiz dar. Bazen neden sorularını çok sık kullanır insanoğlu. Neden ben, neden böyle oldu, neden böyle değil, neden, neden… Dertler, tasalar almış başını gitmiş ve sen üstadım boğulmuş gibisin azgın sularda. Dokunsam ağlarsın bazı bazı. Neyin ne olduğunu da çözmüş değilsin hani. Bütün kelimeler senin istediğin gibi mi olmalı,her şey sana özel mi olmalı ki bu kadar düşünüyorsun. Derdi veren Allah dermanı da vermez mi sanıyorsun. O değil midir sana taşıyamayacağın yükü yüklemem diyen, o değil mi sana her şer de hayır ara diyen. O değil mi sana basit gibi gelen ama en ufak bir hastalıkta isyan ettiğin sağlığını, sıhhatini veren, bütün güzellikleri gördüren, güzel sözleri duyuran. Neyin telaşı bu azizim? Neyin isyanı durduk yere. Hz. Muhammed(sav) gibi namazını kılarken deve işkembesi mi koydular başına?Hz. Yunus misali balıklar mı yuttu yoksa seni? Hz. Eyüp misali ölüme mi terk ettiler?Ya daHz. Yusuf gibi kuyuya mı attılar?Hz. Zekeriya gibi testere ile mi doğradılar? Nedir sende ki acı?Nedir sende ki bu öfke ey dost? Esas olanı hala anlamıyor musun? Bu dünya için mi yaratıldın ki bütün ömrünü onu anlamak ya da çözmek için harcıyorsun. Sen mesajı hala almadın mı yoksa, hani 1400 sene önce gelen. Ondan mıdır bu cahilliğin. Dersine çalışmayan talebenin acaba sınavı geçer miyim endişesi gibi ondan mıdır bu tedirginliğin? Neyi bekliyorsun Ey Dost... Bıkmadın mı başkalarının ömürlerinin tükenmesine şahit olmaktan. Hiç hisse çıkarmadın mı onca kıssadan. Baksana bir çehrene, yabancılara bak. Gülen bir çehre arıyorum çıkarsız. Bul ve getir bana. Yoksa sende mi onlardansın? Makama mı, mevkiiye mi aldandın?Yoksa sende onlar gibi maddiyata mı aldandın? Dostlarınla buluştuğun kadar ölüler diyarıyla buluşmadın mı hiç? Hani kimsenin çıtı çıkmadığı kabristanlar. Hani kimsenin kavga etmediği, kimsenin çıkar uğruna kuyu kazmadığı o diyarlara uğramadın mı? Yanından geçerken müziğin sesini kısmaktan öteye geçmedi mi muhabbetin? Öyle ya daha çok vardı dimi! Beş saniyesine bile hâkim olunamayan ömre ömür biçmek kimin haddine. Heyhat! Esas olan, esasın ne olduğunu anlamak, sonra onu bulmaktan geçer üstadım. Boş laflara kanma sen. Gel gönül soframıza da bi hoş sohbetimize ortak ol. Derdimize derttaş, yolumuza yoldaş ol. Esas olan, esasın ne olduğun anlamak. Anlarsan esasın esasını, kavrarsan Nebi asasını, bulursan kelamların Kutsal’ını, bilirsin Dünya'nın tasasını… Vesselam... Ahmet Ateşok