top of page

ENKAZ

  • dergifikrihal
  • 20 Ağu 2020
  • 3 dakikada okunur

Bazen hayat hiç beklemediğimiz tarafını gösterir ya işte öyle bir gün. Çocukluğumun geçtiği bu sokak dün geceden itibaren yıkık dökük bir haldeydi. Bir yandan olanları izlerken bir yandan da dün sabah bu saatlerde hayatın bu monotonluğundan sıkıldığım için söylendiğimi hatırlayıp, o monoton hayatıma dönmek için neler vermeyeceğimi düşünüyorum.Ne kadar da nankörmüşüm meğer sevdiklerim yanımdayken kıymet bilmedim şimdi ise enkaz altından sağ çıkmaları için dua ediyorum. Henüz enkazın altında binlerce insan var. Kiminin babası kiminin annesi kiminin yavrusu … Herkes bir şeyler için çabalıyor. Komşularımız, tanımadığım insanlar, kurtarma ekipleri, devletin önde gelen kişileri, binlerce kişi enkaz altındaki yaralıları kurtarmak için el ele vermiş çalışıyorlar.ben ise bu olayın şokunu atlatmaya çalışıyorum. İnsanlar olabildiğince sessiz olmaya çalışıyor. Onlarca insan yakınları enkaz altında sağ mı? ölü mü? Bilmeden kimisi kurtarmak için çaba sarf ediyor kimi de bir köşede sessizce ağlıyor. Acıların birbirine karıştığı bir meydan gibi burası. Bazen enkaz altından yükselen çığlıklarla ufak bir umut yeşeriyor içimde hala yaşayanlar var diyorum ,bu koca enkaza rağmen hala yaşayanlar var. Yardım ekipleri gayet dikkatli ve özenli bir biçimde yaralıları kurtarırken sağlık ekipleride ilk müdahaleleri gerçekleştirip gerekli tedbirleri alıyorlar. Yani depremin açtığı yaraları sarmaya çalışıyorlar. Dün gece saat 3 civarıydı uyuyordum taki ardı arkası kesilmeyen o uzun çığlığı duyana kadar işte o ana kadar her şey normaldi. Sonra ise gözlerimi açtığımda avizenin kitaplığın hatta oturduğum yatağın bile sallandığını hissettim içimdeki korku benim anlatmam ile anlayacağınız bir korku değil. Sadece 37 saniyeye sığdırdığım bir ömür vardı dün gece. Bir anda her şeyi düşünmeye başladım yaşadıklarımı geçmişimi ve ailemi.Sonra bir hızla odadan çıkmak için kapıya koştum çıkıp ailemi dışarı çıkarmalı ve buradan kurtulmalıydım. Olmadı kapının kolunu tuttuğumda defalarca denememe rağmen kapıyı açamamıştım artık kaçış yolum da yoktu tek isteğim ailemin dışarı çıkıp kurtulmasıydı öyle görünüyor ki benim için bu mümkün değildi. Duvarlar üstüme üstümegeliyordu. Kitaplığım, masam ne varsa odamda yıkıldı ve hatta duvarlar bile yıkılmaya başladı.Önce avize düştü sonra … Sonrası yok hatırlamıyorum gözlerimi karanlığa açtım bu his o kadar kötü ki hiç hareket edemeden öylece olduğun yerde kalmak karanlık ve ölümü hatırlatan o enkaz sesimi duysunlar yaşadığımı bilsinler diye o kadar çok bağırdım ki şimdi nefes alırken bile yoruluyorum. Sesimi duyan kim varsa herkes yardım etti. Uzun uğraşlar sonucu enkazdan çıkarıldım.Benim için zor dakikalar bitmiş daha zor dakikalar başlamıştı. Ailem enkaz altıda mıydı?Yoksa çıkmış mıydı? Hiçbir şey bilmiyordum. Gördüğüm herkese ailemi sordum ama henüz bulunamamışlar annem, babam, kardeşim korktuğum başıma geldi. Hala enkaz altından çıkmalarını bekliyorum henüz bir haber yok birçok komşumu kaybettim birçok çocukluk arkadaşım artık yok ve hatta köpeğim Alaş bile yok.Sanki dünya ya acılarımla tekrar gelmiş gibiyim tek başıma yalnız yapayalnız. Sevdiğim herkesten ayrı.bu his o kadar anlatılmaz ki. Şu an anlatmak bile acı ve zor geliyor. Nefes alırken kalbim göğüs kafesime dar geliyor. Her çığlıkta annem, babam veya kardeşim olsun diye dua ediyorum yeter ki çığlık atsınlar bağırıp ağlasınlar yeter ki susmak zorunda kalmasınlar yeter ki beni bu dünyada yalnız bırakmasınlar. Enkaz altından sesler gelmeye başladı biri yardım edin diye bağırıyor. Bu annem evet annem hemen yıkılan evimizin yanına koştum yardım ekipleri annemle iletişime geçti ve babam yaralıydı kardeşim ise çok korkmuş ve şoka girmişti yan yanaydılar şükürler olsun.Ailemi hızlı ve güvenli bir şekilde enkazın altından çıkardık.her şeye rağmen onların yaşadığını bilmek mutlu ediyordu. Yaşanan onca acıyı tarif etmek imkânsız. Şimdi kalacak bir evimiz yada birbirimize kızıp kendimizi kapatabilecek tek bir odamız ve hatta kendimize ait yemek yiyecek tek bir kaşığımız bile yok.Oysa ki daha dün her şeye sahiptik. Şimdi şükrediyorum ki ailem yaralıda olsa acı çekiyor da olsa yanımda.

17 AĞUSTOS 1999

17 Ağustos 1999 /03.01.40 GÖLCÜK DEPREMİ

Kocaeli’nin Gölcük ilçesi yakınlarında meydana gelen 7.6 büyüklüğündeki deprem 37 saniye sürmüştü,17 bin 127 kişi hayatını yitirmiş 500 binden fazla kişi de yaralanmıştı. 120 bin ev kullanılamaz hale geldi 2 bin bina çöktü 20 viyadük 5 tünel ve bazı üst geçitler çöktü. Yüzlerce kişi evsiz kaldı. Birçok insan annesini babasını, kardeşini, eşini, sevdiklerini bir daha göremedi.

Evet sevgili okur ben bu yazıyı yazarken kahramanımızın köpeğine bile zarar vermek istemedim ama birçok hayvanın depremlerde zarar gördüğünü belirtmeliydim. Kahramanımız ailesinden hiç kimseyi kaybetmedi ben kaybetsin istemedim kalbim el vermedi ama gerçek şu ki birçok kişi hayatını kaybetti birçok kişi de gerek fiziksel gerekse psikolojik olarak izlerini daima bedeninde taşıdı ve enkaz hep yanı başlarında bir fotoğrafta kaldı. Bu yazının bir sonu yok sevgili okur çünkü bu acının hala sonu gelmedi.


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


Yazı: Blog2_Post

©2020, Fikr-i Hal Dergi tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page