top of page

DÜŞÜNCE DENİZİNDE İNSAN

  • dergifikrihal
  • 20 Nis 2020
  • 2 dakikada okunur

Bazen içime sığdıramadığım duygular karşılar beni düşünce denizinde ve bir dalga misali yüzüme çarpar gerçeklik… Ne zor insanın cevap veremeyeceği soruları hayatının merkezine koyması. Asla cevaplanmayan sorular, sanki ‘kesin şöyle, kesin böyle olacak.’ dediğimiz her vakit yüreğimize bir hançer gibi saplanan acı sessizlik. Ne denli çaresiz kaldığımızı işte tam o an anlıyoruz. Düşünce denizinin tam ortasında, sorulardan bir kayık ile ne vakit batacağını bilmeden ilerlemek çaresizliğini damarlarımıza kadar hissederken, içimizden kopan feryadı dillere dökmek. İçinde kendi sesini bile duyamadığın düşünce denizinde bir o kadar da sessizlik dolu. Haykırsan tek kimsenin ve hatta kendinin bile kulak veremeyeceği bir yer o deniz. Tek sığınağımız ise nereye varacağını bilmediğimiz bir kayıkta kürek çekerek ilerlerken aynı zamanda hayatta kalmaya çalışmak. Tek tesellimiz belkilerimiz. Belki bu soruların cevabı bir kıyıdadır diyerek ha gayret kürek çekiyoruz. Sürekli, ‘Belki bu soruların cevabı bir kıyıdadır da benim yolum o kıyıya o ıssız adaya düşer.’ diyerek geçiriyoruz içimizden. Sonra ne mi oluyor? Düşünce denizinin gerçeklik dalgaları çarpıyor suratımıza.Canımız acıyarak haykırıyoruz yine fakat biz bile duyamıyoruz sesimizi.Bu his daha çok acıtıyor canımızı. Sorular kayığımız hasar görüyor ve yine birçok soru ile tamir etmeye çalışıyoruz. Ölmüyoruz fakat sonumuz mu geldi diye düşünmeden edemiyoruz. Ne zaman batacağız şu denize diyoruz ve yine kapatmaya başlıyoruz yaralarımızı. Uçsuz bucaksız sonu görünmeyen düşünce denizininiçindeyiz ama ona kapılmamak için direnmek zorundayız. Ve bir amaç belirliyoruz kendimize.Anlıyoruz ki o deniz gelip geçici, asıl olan o kıyı.Ve biz ya bu denizde kaybolacağız ya da o kıyının hayali dahi olsa onun için yaşayıp onun için kürek çekeceğiz. O güzel kıyının hayallini kurduysak asla yalnız olmadığımızı, o hayali kurduranın yanımızda olduğunu hep bileceğiz. Asla çaresiz hissetmeyeceğiz.Umutsuzluğa kapılmayacağız. Sürekli sınanacak imtihan olacağız ama er ya da geç o adayı hak edeceğiz. İşte biz insanoğlu ömrümüzü bu düşünce denizinde yaşar dururuz. Tek sığınağımız cevabını aramaktan asla vazgeçmediğimiz, sürekli içinde kürek çektiğimiz sorular sandalımız. Hayallerimiz ve belkilerimizi düşünüp durduğumuz bu ömür yolculuğunda acı ama gerçek dalgalarla boğuşmak zorundayız. Biz uçsuz bucaksız bir denizde sığınacak bir adanın hayalini kuranlarız. Biliyoruz ki o ada var ve aramaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Fakat bulmak bize bu dünyada nasip olmayacak çünkü bu dünyaya aramak için geldik. Hem ne demiş Bayezid Bestami “Aramakla bulunmazancak bulanlar arayanlardır.” işte mesele tamda bu. Bu dünyada bulamayacağız ama ahrette bulabilmek için o hakikati hep arayacağız. Bizi bu düşünce denizine gönderene ve o adanın hayalini kurdurana hamd olsun. O ki istemese ne o deniz, ne o sandal, ne o dalgalar ve hatta acz biz bile olmazdık. Bizi gerçeklik dalgalarından ve düşünce denizinin umutsuzluğundan koruyup kollayana şükürler olsun.




ZEYNEB KARABACAK


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazı: Blog2_Post

©2020, Fikr-i Hal Dergi tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page