DAĞIN ARDINDAKİ HAYAT
- dergifikrihal
- 20 Mar 2020
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 12 Nis 2020
“Nihayet ders bitiş zili çaldı. Artık özgürüm. Sınıftaki kalabalığın dağılmasını beklerken ağır ağır çantamı toparladım. Okulun kapısını araladığım zaman yüzüme çarpan o sakin ferahlık tüm hücrelerimi iyileştirdi sanki. Bu sakinliği bozmadan sıcağa rağmen ağır ağır adımladım ev yolunu. İşte bahçe kapısı göründü. Çantanın içinden anahtarımı çıkardım. Evde kimsenin olmadığını biliyorum. Herkes bir yerlerde... Bunu, bu hissi seviyorum. Anahtarı çevirdim ve artık evdeyim. Güvenli alanım! Bu kapıyı her açtığımda farklı hislerle aynı duyguyu yaşamayı o kadar seviyorum ki. Kışın mesela zemherisinden kaçarken doğunun o giriş soğuk olmasına rağmen ılık bir havayla karşılardı beni. Şimdi ise dışarıdaki sıcağın aksine bütün serinliğiyle böyle rahatsız eden üşüten değil, insanı rahatlatan serinliğiyle karşılıyor beni. Nihayet defterimi alıp evin en sevdiğim köşesinden yeni bir dünyaya merhaba diyebilirim. Karşımda kendimi bildim bileli akşına hayran kaldığım Fırat’ın kolu olan akarsu arkasına sıralanmış dizi dizi dağlar tepesinde ‘acaba bir kere dokunsam nasıl bir dokusu var?’ diye hep merak ettiğim sayısız bulutla eşsiz balkon manzaram. Şu karşımdaki dağların ardını bile bilmeyen ben elimdeki küçücük defterle yeni bir dünya inşa ediyorum kendime. Kendi halinde kimisine göre sıradan bir hayatım var belki ama bu defterin içinde nice dağları aşıyorum.” İşte bu satırlar seneler ön cem yazmayı öğrendim öğreneli hep yazdım. İlkokul öğretmenimin direktifleriyle günlük yazardım. Sonra hep devam ettim. Derken derken işte lisede yazı benim için çok farklı bir noktaya geldi. Öyle ki üzülünce hemen yazardım. Sevindiğim bir şey olduğu zaman yazardım. Kararlarım, hayatım, geleceğim beni etkileyen herhangi bir konu ile ilgili defterime yazardım. Hiç bırakmadım. Seneler sonra karıştırınca eski yaprakları yüzümü gülümseten, içimi sızlatan ne çok şey yaşamışım diyorum. Çocukluğum ne güzelmiş diyorum. Anlayacağın sevgili okur yukarıda ezbere bildiğim satırları her okuduğumda yaşadığım ana beni döndürmeyi başaran yegane şey bu satırları yazmış olmamdır. Yazmak benim için özeldir istedim ki bu sayıda bunu konuşalım sizinle. Hani söz uçar yazı kalır derler ya Hem de ne kalır sevgili okur. Yazdıkça güçlü hissederim hep. Neden bilmiyorum. Bana kattığı güç ne tam olarak bunu bile bilmiyorum. Ama güçlü ve huzurluyum. Şimdi diyeceksiniz ki herkes yazamaz. Evet herkes yazamayabilir. Ama herkes yaşar. O yüzdendir ki herkes yaşadığını kağıtlara iliştirebilir. Tabii bu benim naçizane fikrim sadece bu. Bir gün dönüp geçmişinize baktığınızda sizden bir şeyler görmek isterseniz fotoğraflardan sonra en kalıcı izdir efendim yazdığınız yazılar. Ha bu arada fotoğraf demişken yukarıda anlattığım manzarayıyazı kapağına bırakıyorum sevgili okur. Manzaram gerçekten güzeldir. Sana iyi okumalar derken bende yazımı sonlandırıyorum. Selametle... 😊
Rümeysa BEDİRHANOĞLU

Comentários