BÜYÜMEK
- dergifikrihal
- 20 Kas 2020
- 1 dakikada okunur
Çocukluk; insanın doyamadığı çok çabuk geçen zaman dilimi. O vakitlerde her şeyin ayrı bir anlamı vardı. Gülmek neşeden daha fazlasını katarken ruha, ağlamak bütün dertlerden kurtulmak anlamına gelirdi. Yapılan hataların masumluğu o yanlışın telafisi olurdu.
Çocuk kalbiyle öyle bir inanır ki insan Rabbine! Çektiği diş ağrısına, rüyasında peygamber efendimizi göstererek şifa verir. Masumiyetin güzelliğini büyüyünce anlamaya başlıyor çünkü güzel olanı kaybedince değerini anlıyor insan.
Hayatın ilkbaharı iken çocukluk, büyümek mevsimsiz yağmurlarda kırık şemsiye ile yürümeye benziyor. Yavaş yavaş kaybolan masumluk vakitsiz bulutların habercisiymiş meğerse…
Oyunlarımız vardı mesela çıkarsız, eğlenceli çoğu zaman kuralları kendimizin koyduğu, kazanmanın ya da kaybetmenin önemli olmadığı, sadece doğru oynamanın yeterli olduğu oyunlar.
Büyüdük şartlar, oyunlar, kurallar, insanlar değişti ama hep bir çocuk tarafımız kaldı. Kalan tüm masumluğumuzu o çocuğun omzuna yükledik ve korumak için en derinlere sakladık.
Hadi o çocuğu eğlendirelim biraz! Parka gidelim salıncağa binelim, kaydıraktan kayalım. Merdivenlerden hoplaya zıplaya inelim çıkalım, yağmurda su birikintisine zıplayalım. Arada sırada saçmalayalım, yanaklarımız ağrıyana kadar gülelim en önemlisi çocuklar gibi el alem ne der kaygısı taşımayalım.
Büyümeyi değil de büyüdükçe değişen ortamı, duyguları, beklentileri sevmedik. İçimizde bir çocuk saklayarak, yarım kalan hayaller ile tevekkül ederek büyüdük. Dört mevsim, beş vakit olan ömrümüzün hangi evresinde olduğumuzu bilmeden büyümeye devam ediyoruz.
İNCİ PARLAK

Comments