ÖLÜMÜ TANIYAN KATİL
- dergifikrihal
- 23 Oca 2020
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 20 Şub 2020
Kadının yüzüne baktığında gözlerinin yuvalarından sarkmakta olduğu görülüyordu. Saatlerce beklide günlerce ağlamıştı. Gözlerindeki damarlar, köklerini toprağa serpmiş bir ağaç gibi belirgindi.
Hiçbir şey bilmiyordu bildiği tek şey böyle olmamalıydı .Karşısında ki harabeye baka kaldı. Bu bir harabeden çok bir devletin çöküşü bir gezegenin yok oluşuydu onun için. Tanıdığı hiç kimseye benzemeyen kadın onun en yakınıydı en sevdiği ve en seveceğiydi. Ölmekle yaşamak arasında ki çizgide zikzaklar çizip duran beyni adeta durmaya programlı gibiydi. Elleri titremekte ve korkuyla hiç olmadığı kadar samimi olmaktaydı .Kulaklarında vızıldayan sesler ona kışın üşüdüğü anları hatırlattı. Ölümüne üşümeyi kimse ondan iyi bilemezdi.Saatlerce üşümeyi , yazın üşümeyi,kışın üşümeyi , son baharda ilk baharda ...Onun bildiği kadarıyla insanlar sadece soğukta üşümezler yoksullukta da üşür insan,açlıkta da ama en çok kimsesizlik üşütür insanı.Şimdi ise buz kesmişti.
Ölümden korkmazdı yanında defalarca insanlar ölmüştü,defalarca insan öldürmüştü . sayısını hatırlamaya çalışırken buldu kendini ne önemi vardı, peki neydi korktuğu neydi onu korkutan,kendi ölmesi mi asla dışarıdaki adamlar tarafından öldürülmek mi asla yaralanmak mı asla.Zar zor ellerini kadının elleriyle birleştirdi. Anne. Anne kadın hayattan bağını koparmışçasına tepkisiz ve duyarsızdı.Şimdi anlıyordu ki üşüyen sadece kendi değil. Kadının dudakları solmuş yanaklarına birkaç tutam saç düşmüş,Sandalyenin üzerine iki büklüm yıgılmıştı zar zor nefes aldı ve iki saniye sonra aldığı nefeside bırakarak can verdi. gözlerinden uzun süredir dökülmeyen o sıvı şeyin süzüldüğünü hissediyordu.Ağlamaktan nefret ederdi.Haykırmak istedi fakat dışarıdaki kalabalığın dikkatini çekerse ,ölüm kaçınılmaz olurdu.Göz kapaklarına yıllarca hapsettiği yaşlar özgür kalmış mahkumlar gibi çoşku ile hapishanesinden uzaklaşıyordu ve artık durdurulamazdı .işaret parmağını iki büklüm yapıp dişlerinin arasında var gücüyle ısırdı.
Dizlerinde ki uyuşukluk arsız bir hastalık gibi tüm vücudunu hızla istila ediyor ,beyni ise var gücüyle bu direnişi destekliyordu. Kalbi göğüs kafesini çoktan dır sızlatıyordu zaten . Dizlerinin üzerine çöktü karşısındaki cansız bedenin yüzünü son bir kez belleğine kazımaya çalıştı.etrafına baktı neler olduğuyla ilgili belirtileri gözleriyle arıyordu ama odaklanmakta zorluk çekiyor, evin içerisindeki nesneler durmaksızın ısrarla dönüyordu .Bu acınası sersemlik merdivenlerden gelen sesleriyle artmıştı . Nefes almayı unutmuş gibiydi. ayak sesleri gittikçe yaklaşıyor asırlardır yerinde duran evi adeta sallıyordu. Bağırarak yukarı çıkan kalabalık öfkeli bir hayvan sürüsü gibi homurtulu ve şiddetliydi . bu sesler beyninde yankılan maya başlamıştı. Gözlerini kadının yüzünden alamıyordu. Dudaklarını son kez kadının hala ılık olan anlına dayadı . ellerini ellerine koydu. bu vedayı unutmamalıydı bu vedayı unutamazdı.Hayatındaki son insanın karanlıkta kayan bir yıldız gibi uzaklaşmasını izlemekten kendini alamıyordu .Ses giderek yaklaşıyor Homurdanmalar gürültüye dönüşüyordu. Siyahın en koyu tonu olan saçlarında gezdirdi ellerini. Yaşlar kadının mavi renk elbisesine son bir anı gibi düşüyordu sesler artık kapının diğer tarafına çokta uzak olmamalıydı. ve ölümün yakışmadığı kimse yoktu .Çünkü ölüm bu dünyadaki görevini tamamlamaktı . Fakat karşısında ki kadına baktığında. Sadece ihanet görüyordu ,onu yapayalnız bırakmıştı ,bu düpedüz ihanet. Sesler artık eskisinden daha yakındı...
NURGÜL BAYRAM

Comments